PROBLEM ÇÖZME BECERİSİ
Yapılan birçok araştırmaya göre, akademik başarıda organizasyon ve planlamanın yanında problem çözme becerisi de çok büyük bir öneme sahiptir. “Problem”, “Problem çözme” ifadeleri ilk etapta matematiksel terimler gibi algılansa da günlük hayatımızda birçoğumuz farkında olmadan sıklıkla bu kavramları kullanırız aslında. Çocukluğumuzdan hatta bebekliğimizden itibaren yaşamımız devam ettiği sürece hayatımızın her alanında problemlerle karşılaşırız. Bu doğal, yaşamsal sürecin bir parçasıdır. Bu aşamada da bir problemle, sorunla karşılaşmak değil, onu çözebilme yeteneğidir önemli olan. “Sorunun değil, çözümün bir parçası olmak”, yetişkin hayatında da hep beklenen ve istenen bir şeydir. Fakat bunun olabilmesi için yani çözüm odaklı olabilmek için de çocukluktan itibaren problem çözebilme yetisinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Bir problemi çözebilmek için yapılması gereken bazı şeyler vardır. Örneğin; ilk önce bir problem olduğu kabul edilmelidir. Daha sonra ise problemin ne olduğunu ve neden kaynaklandığını anlamak, keşfetmek gerekir. Son aşama ise olası çözüm yolları üzerine fikir yürütmek ve bunları deneyerek, deneyimleyerek çözüme ulaşmayı içerir. Bu süreç yetişkinde de çocukta da böyle işlemektedir. Sadece, her yaş için, çözülmesi gereken problem ve bu problemin zorluk derecesi değişmektedir. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; 2-3 yaşındaki bir çocuk için oynadığı topun koltuğun altına gitmesi ve elini uzatarak onu alamaması çözmeye çalıştığı bir problemdir. Çocuğun topa ulaşabilmek için uzun bir şey gerektiğini düşünmesi, bunun için evde çubuk araması, uğraşması vb. ise onun problem çözme becerileriyle ilgilidir.
Bu bağlamda bakarsak; çocuğun bir problemi çözebilmesi için, öncelikle onun çözümlenmesi gereken bir sorun olduğunu anlaması gerekmektedir. Bu da ancak çocuğun düşünme yetisinin gelişmesi ile mümkün olmaktadır. Daha sonra da çözüme ulaşmak için denemeler yapabilmeye cesaret ve isteğinin olması gerekmektedir ki, burada da ebeveynlerin tutumları önem arz etmektedir. Çocuğun etrafına bir kâşif edasıyla bakıp keşifler yapabilmesi ve yeni bakış açıları kazanabilmesi için; onu destekleyen, cesaretlendiren, ona kendini değerli hissettiren, düşünmesi için fırsatlar verilen bir ortam oluşturulmalıdır. Maalesef ki ebeveynlerin en çok yaptığı hatalardan biri de budur. Mesela, anne/baba çocuğundan bir şey yapmasını istediğinde, ona bir sorumluluk verdiğinde; bunu nasıl yapması gerektiğini de söylüyor. Çocuğun bunu kendisinin düşünüp, nasıl yapacağına karar vermesine fırsat vermiyor. Hatta çocuk farklı bir şekilde yapmaya çalıştığında engelleniyor, yanlış yaptığı bir durumda da ‘ben sana öyle yapmamanı söylemiştim’ şeklinde eleştirilerle çocuğa ket vuruluyor. Hâlbuki böyle davranmak yerine; çocuğun düşünmesi için fırsatlar sunulması, çocuğun yaptığı hata eleştirileceğine bunun nasıl düzeltilebileceği üzerine konuşulması, hataların insanlara doğruya ulaşmak için bir basamak olduğu ve denemekten vazgeçmemesinin söylenmesi çocuğun gelişimi için daha sağlıklı bir yol olur.
Ya da arkadaşıyla bir sorun yaşadığında buna hemen müdahale etmek, ‘benim çocuğum haklıdır’ edası takınmak yerine; durumu iyice anlamak ve bu sorunun nasıl çözülebileceği noktasında çocuğun da düşünmesi, neler yapılabileceği yönünde alternatif çözümler üretebilmesi sağlanmalıdır. Olaylara bu şekilde bir tavırla yaklaşıldığında, aynı zamanda, çocukla beyin fırtınası yapılmış olunur ve çocuğun bu çok önemli alışkanlığı kazanması da sağlanabilir zamanla. Böylece aslında sadece ‘günü kurtarmış’ olmayıp, çocuğun hayatının farklı aşamalarında da bir problemle karşılaştığında kullanabileceği bir yöntem öğretilmiş olunur. Önemli olan da budur zaten, yani çocuğa hazır çözümler sunmak yerine ona problem çözmeyi öğretmek, diğer bir ifade ile ‘balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek’ daha değerlidir.
Uzman Klinik Psikolog Hilal KÜÇÜK
Not: Bu yazı Ağustos 2018’de www.tavsiyeediyorum.com adresinde yayınlanmıştır.